2020-2021 Dönemi Burslar hakkında önemli duyuru...
 
 
 
 
 
 

E- Devlet Sistemi
Namaz Vakitleri
Seçmen Bilgileri 
Resmi Gazete
Motorlu Taşıt Vergisi Sorgulama
 

devamı...



Canım Anneciğim, Canım Babacığım...27.01.2007
Anasayfa  »  Yazarlar » Mahir Eyüboğlu »  Canım Anneciğim, Canım Babacığım...27.01.2007

Mahir EYÜBOĞLU
Eğitimci
İletişimci - Yazar

            Ben sizden, ta kalbinizden, bir parçayım… 
            Ben sizin çocuğunuzum, 
            yani sizin içinizdeki çocuğun canlanmış haliyim. 
            Huylarım size benzer, belki biraz farklılıklar vardır ama, 
            ön tekerlek nereden giderse, arka teker de oradan gider. 
            Arka teker olarak ben, size bağlıyım. 
            Çünkü ön tekerlek olarak siz; 
            bilgi ve tecrübelerinizle, manevra kabiliyetine sahipsiniz.
Yine bilirim ki beni, çamurdan değil,
çayırdan götürmeyi seversiniz.
O nedenle ben sizi takip ederim.
Hem sizi takip eder, hem de kendi izimi bırakırım. 
            İz takip edenler, iz bırakamaz diyorlar ama, 
            ben sizin izinizi takip etmeye mecburum.
İster siz gösterin, istersem ben kendi kendime yapayım,
deneyerek yapmak ve öğrenmek beni, hem çok mutlu eder,
hem de kendime güvenmemi sağlar. 
            Bana zarar vermeyecek şeyleri, 
            kendi kendime yapmama lütfen izin verin. 
            Eğer bana zarar verecek şeyleri yapmak istersem, 
            lütfen bana önce izah sonra izah, yine izah edin. 
            Hâlâ ısrar edersem, o zaman ikaz edin.
Ben, koruyup kollanmaya muhtaç yaratıldım.
Başka canlıların yavruları kısa zamanda
kendi kendilerine yetebilirken ben,
belli bir yaşa kadar kendime yetemem. 
            Annem babam olarak; 
            neyi, ne zaman, nasıl söyleyeceğimi 
            ve yapacağımı veya yapmam gerekenleri, 
            önce sizden öğrenmek, duymak ve bilmek istiyorum.
Sorularıma cevap verirken;
beni ayıplayan, kınayan veya
aşağılayan ifadeler kullanmayın.
Zaten kullanmayacağınızı da biliyorum.
Eğer böyle yaparsanız kendime öz güvenim oluşmaz. 


            Ama bana hoşgörü ve sabırla, ne yapacağımı, 
            nasıl yapacağımı izah ederseniz, yani; 
            Sabrınızı ve hoş görünüzü, 
            ne kadar çok tekrarlarsanız sizi, 
            o kadar çok sever ve sayarım.
Ben hep öğrenme ve bilgilenme soruları sorarım.
Çünkü içimde, iyiyi kötüye çevirme huyum yoktur. 
            Bilgilenme sorularıma doğru cevaplar verirseniz 
            size güvenim artar. 
            Yanlış ve baştan savma cevaplar verirseniz 
            şüphe ve endişelerim artar.
Her zaman saf ve temiz davranırım.
Unutmayın ki, iyileri de kötüleri de,
sizi taklit ederek öğrenirim. 
            Size göre mantıksız gelen davranışlar, 
            beni ilgilendirip merakımı çekebilir. 
            Bu benim aptal olduğum anlamına gelmez. 
            Bu benim çocuk olduğumun ve doğru yanlış fark etmez, 
            merakımı gidermenin bir yansıması, 
            ayrıca tatmin edilme isteğimin özelliğidir, unutmayın.
Siz nasıl büyüdüyseniz ben de öyle büyüyeceğim.
Büyürken, çok değişik istek ve taleplerde bulunabilirim.
İsteklerimden neyin gerçekleşebileceğini,
ne zaman gerçekleşebileceğini veya
eğer mümkün değilse tersini ve
nedenlerini bana izah edin. 
            Beni anlamaz sanmayın. 
            Hepsini anlarım ama anladığımı size izah edemem. 
            Beni, istek ve arzularımda dengeli besleyin. 
            Elde edebileceklerimi veya edemeyeceklerimi bana öğretin. 
            Her zaman; izah, izah, izah yine izah edin. 
            ikaza sıra gelirse ikaz etmekten de korkmayın. 
            Size darılmam. Tam tersine size güvenirim.
Bilirim ki; annem babam bana bağırmasını da bilirler,
bağırlarına basmasını da… 
            Beni hafife almayın, küçümsemeyin, 
            sizi vücudumla değil, ruhumla anladığımı ve 
            anlayacağımı unutmayın.
Şımarık davranışlarıma izin vermeyin.
O zaman kendimi beğenmişlerden olurum.
Şımarık davranışlarımı gördüğünüz zaman,
beni sıcak ve samimi bir dille uyarın.
Her doğru davranışı da bana izah edin. 
            Unutmayın, herkes gibi ben de 
            emir cümlelerinden hiç hoşlanmam. 
            Öyleyse kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi 
            bana da yapmayın.
Bana efeliği değil, efendiliği öğretin.
Nezaket ve rica cümlelerine her zaman pozitif duyarlıyım.
Bana efendice hitap ettiğiniz zaman,
kendimi sizin yanınızda çok değerli ve kıymetli hissederim. 
            Biliyorum amacınız beni mutlu etmek. 
            Benim için en iyi olanı yapmak ve göstermek. 
            Ama unutmayın ki, sizin bilgi ve tecrübelerinizin çokluğu; 
            benim anlama kapasitem kadardır. 
            İzin verin de ben, alabileceğim kadarını alayım. 
            Ne olur beni zorlamayın.
Öğreneceğim ve yapacağım şeyleri yaparken;
kendi istek ve arzularınızdan önce,
benim onu yapmada istekli ve arzulu
olup olmadığıma önem ve değer verin. 
            Yani bir şeyi öğretirken ve yaptırırken, 
            zorlaştırmayın kolaylaştırın, 
            korkutmayın sevdirin.
Söz ve davranışlarınızdaki iyi ve güzel şeylerle,
kötü ve çirkin şeyleri anladığımı sakın unutmayın. 
            Çünkü aklım ve zekâm var anlarım ama şuurum, 
            yani olgunluğum yok, iyi ve kötüyü ayırt edemem. 
            Şuursuz ve saf olduğum için, 
            bazen iyileri kötü gibi, 
            bazen de kötüleri iyi gibi algılayıp, yapmaya kalkarım.
Kendimi ve olayları keşfetmeye başladıkça,
ben de iyi ve kötüleri keşfeder, ayıklamaya başlarım.
O zaman lütfen bana destek çıkmayı unutmayın.
İyi ve güzeli yaptığımda takdir ve taltifinizi,
kötü ve çirkini yaptığımda izah ve ikazınızı esirgemeyin. 
            Canım anneciğim, canım babacığım, 
            beni nasıl yoğurursanız öyle şekil alırım. 
            Ağaç yaşken eğilir.
Eğer Allah’a inanıyorsanız: bana,
beni yaratan Allah’ımı ve Peygamberimi,
onları sevmeyi ve onların
gösterdiği yolda nasıl güzel ahlâk ve
fazilet sahibi olunuru öğretin. 
            Ondan gelip, yine ona gideceğimizi, 
            hem sözlerinizle hem de davranışlarınızla öğretin bana.
Her canlı, kendini yaratanı bilecek şekilde yaratılıyor.
Unutmayın bana öğrettiğiniz her doğru ve
güzel bilgiler ile her yanlış ve çirkin
bilgileriniz için size şahitlik edeceğim. 
            Eğer inanmıyorsanız; 
            siz zaten neyi öğretip, 
            neyi öğretmeyeceğinizi biliyorsunuz. 
            O olgunluğa ulaştığım zaman, 
            inançlarımda serbest olduğumu da bana öğretin olmaz mı?
Sizi tanımadan dünyaya geldim.
Siz de beni tanımıyordunuz.
Ama beni size, bilhassa anneme bağlayan,
Rahim sıfatını öğretin bana. 
            Siz kendi büyüklerinize nasıl davranırsanız, 
            benim de size aynı davranışları göstereceğimden 
            hiç kuşkunuz olmasın.
Bana önce, tutabileceğiniz sözü verin.
Sonra verdiğiniz sözü tutun.
O zaman size çok güvenirim. 
            Eğer önemli bir nedenden dolayı, 
            verdiğiniz sözü tutamazsanız, 
            lütfen bana nedenini veya nedenlerini yavaş, 
            yavaş ve birkaç defa izah edin.
Ruh, vücut ve iş disiplinine
sahip olduğunuzu bana gösterin ve öğretin.
Bunu katı kurallar içinde değil,
yumuşak ifadeler içinde uygulayarak gösterin. 
            Tenkit ve ikazlarınız, 
            pamuğun içindeki iğne gibi olsun. 
            Uyarılarınız, iğne gibi batsa da, 
            pamuk gibi yumuşak ve şefkatli tavrınız 
            bana acıyı unutturup benim ders almamı sağlasın.
Lütfen beni can (kalp) kulağınızla dinleyin.
Beni dinlediğinizi bildiğim zaman
kendimi çok değerli hissederim. 
            Sözlerinizi; benim hoşuma giden, 
            dinlerken dinlendiğim, 
            duyunca düşündüğüm ve sevdiğim, 
            sevince yaptığım ve yapacağım ifadelerden seçin.
Kirpi bile yavrusunu,
“A benim yumuşak tüylü pamuğum"
diye severmiş, unutmayın olmaz mı? 
            Yaptıklarımı hep size beğendirmeye çalışırım. 
            Çünkü sizler benim onay makamımsınız.
En kötüyü bile yapsam beni aniden ve birdenbire azarlamayın.
Yaptığımın yanlış olduğunu bana yavaş,
yavaş izah edin. Doğrusunu, nasıl ve
ne şekilde yapacağımı da,
nasıl yaparsam güzel olacağını da,
bana izah ederseniz çok sevinirim. 
            Doktor abla ve amcalar, 
            yaramaz çocukların zeki olduklarını söylüyorlarmış. 
            Eğer ben de yaramaz isem, 
            yani yaptıklarım işe yaramıyorsa, 
            işe yarayan şeyleri nasıl yapabileceğimi 
            bana öğretirseniz size zorluk çıkartmam. 
            Kendimi yenilerim ve kendime güvenim artar. 
            Sizi üzmez, sizi mutlu etmenin mutluluğunu yaşarım.
Annem babam olarak sizleri çok sevdiğimi biliyorsunuz.
Benim en çok sevdiğim şeylerden biri de,
annem ve babam olarak benim yanımda,
birbirinizi sevdiğinizi görmek ve göstermektir. 
            Birbirini seven anne baba olduğunuzu bilmek, 
            benim için mutlulukların en yücesidir.
Beni beraber takdir ve taltif edin veya
beraber azarlayın.
Aranızda gördüğüm ahenk ve uyum
benim size olan saygımı artırır. 
            Ne olur benimle bağırarak konuşmayın. 
            Hem sizi anlayamam, hem de anlamak istemem.
Sertliğiniz beni yumuşatmaz.
Aksine yumuşaklığınız benim sertliğimi alır. 
            Yumuşak serti aşındırır deyip, 
            hani itfaiyeci amcalar 
            sert düşenleri kurtarmak için 
            altlarına yumuşacık hava yastığı koyuyorlar ya. 
            Benim sertliğimi de sizler öyle alın.
Kusurlarımı sık sık tekrarlayıp,
beni küsmeye hazırlamayın.
Yaptığım veya yapmaya çalıştığım
iyi ve güzel şeyleri şımartmadan tekrarlayıp,
beni koşmaya, başarılı ve mutlu olmaya hazırlayın. 
            Beni olumsuz şeylerle kıyaslamayın. 
            Başarılarımı destekleyin. 
            Gayret ve çabalarımı takdir edin. 
            Yapabileceğimin en iyisini yapmaya çalıştığımı
kabul edin ve yapamayacaklarım için beni zorlamayın.
Her şeyin bir zamanı var deyip,
bilgilerimin, duygularımın ve davranışlarımın
olgunlaşma zamanını sabırla bekleyin. 
            Beni yalana zorlayacak beklentiler içine girmeyin.
Kusurlar işleyerek kusursuzluğu öğrenebileceğimi ama,
hilelerle dürüstlüğü öğrenemeyeceğimi sakın unutmayın. 
            Özür dileme ve paylaşma erdemliliğini 
            bana da öğretin, izah edin. 
            Beni haksız yere üzdüğünüz zaman 
            benden özür dilemeniz, size olan saygımı artırır.
Beni olduğum gibi sevin ve kabul edin.
Herkesin başarılı ve başarısız yanları vardır.
Ne yaparsam daha başarılı olabileceğimi
sıkılmadan tekrar, tekrar izah edin. 
            Madem sizin çocuğunuzum, 
            kör topal şaşı da olsam; 
            "İşte bu benim çocuğum" diyerek, 
            beni kabullenmeniz, 
            bunu bana hissettirmeniz benim için mutlulukların en yücesidir.
Ben, nasıl size ait isem unutmayın sizler de bana aitsiniz. 
            Siz bana soruyorsunuz ya 
            " Seni mutlu edebiliyor muyuz yavrum?" diye. 
            Bir gün gelecek ben de size aynı şekilde soracağım.
"Anneciğim, babacığım sizi mutlu edebiliyor muyum?
Çünkü siz mutlulukların en güzeline layıksınız” diye. 

            Sizi çok seven oğlunuz Mahir ...

 



» Yorumlar
Listelenecek Kayıt Bulunamadı.


» Yorum Ekle
Ad Soyad :
Yorum :
Geri